Dijital

Özgün Üretimleriyle Öne Çıkan 5 Dijital Sanatçı​

Pandemi hemen her sektörde olduğu gibi sanat dünyasında da ciddi bir dijital dönüşüme ön ayak oldu. AR/VR teknolojilerinin gelişmesi, kripto sanat ve metaverse dünyasının hızlı yükselişi ve yeni jenerasyonların sanal dünyaya olan ilgisi, dijital sanat alanında üretim yapan sanatçıların sayısının da hızla artmasına neden oldu. Son yıllarda özgün ve yenilikçi üretimleriyle keşfetmeniz gereken beş dijital sanatçıyı sizler için derledik.

Ha:ar

İstanbul, New York ve Londra arasında üretimlerini gerçekleştiren heykeltıraş Hande Şekerciler ve yeni medya sanatçısı Arda Yalkın, ha:ar’ı, klasik sanat yaklaşımını yeni teknolojilerle birleştirme tutkusuyla kurdu. Üretimde ustalaşmaya ve yeni ifade imkanlarını araştırmaya olan tutkuları ikiliyi resim, heykel gibi konvansiyonel yöntemlerin yanı sıra video, animasyon, müzik, jeneratif sanat hatta yapay zekayı da içine alan geniş bir yelpazede çalışmaya sürükledi.

İkilinin disiplinlerarası melez çalışmalarından oluşan “Ben-küre”/”Planet-I” isimli yeni sergileri 17. İstanbul Bineali’ne paralel olarak Odeabank’ın Sanat Platformu O’Art sponsorluğunda 27 Ekim - 4 Kasım 2022 tarihleri arasında Zülfaris, Karaköy’de gerçekleşecek. Yapay zeka, performans, müzik ve CGI’ı birleştirecek olan sergi, geleneksel sanat tekniklerini yeni medya ile buluşturacak. Sergi, müzik ve yeni medya dünyasında daha önce denenmemiş çok katmanlı bir yerleştirme olan MindFlow, Refraction, Saudade gibi eserlere de ev shaipliği yapacak. Ben-küre”/”Planet-I sergisinin detaylarını ve Odeabank O’Art sponsorluğunda gerçekleştirilen diğer sanat iş birliklerini web sitemiz üzerinden inceleyebilirsiniz.

Andres Reisinger

Hayal dünyaları bizi gerçekten uzaklaştırılmasıyla, heyecan, umut ve huzur gibi duygularımızı tetiklemesiyle herkes için oldukça özeldir. Arjantinli tasarımcı Andreas Reisinger ortaya koyduğu eserlerle hayal ve gerçek dünyalar arasındaki sınırları bulanıklaştırarak bu kontrastı yumuşatıyor ve kendi estetik anlayışıyla sanatseverlerin ruhlarına dokunuyor. Özellikle ilk dönem eserlerinde sanatseverlerin aklında sık sık gerçek bir görüntü mü, yoksa dijital mi sorusunun belirdiğini ifade eden sanatçı, eserlerinin yaratım sürecinde çok gerçekçi veya çok soyut algılanmaması için hayal ve gerçeklik dengesini koruma konusunda çok dikkatli davranıyor. Dijital sanat üretiminde dengeye önem ve Reisinger’in 2019 yılında ürettiği eseri Hortensia Chair kendisine bu dengeyi koruma konusunda oldukça zorlamış. Ortanca çiçeğinden adını alan bu eser, çiçeğin yapraklarıyla kaplı pembe bir koltuk tasarımı olarak dikkatleri üzerine çekiyor. 2018 yılından beri yıldızı parlayan sanatçı dijital sanat eserleri ile pek çok işbirliğine imza atmasının yanı sıra NFT dünyasında da gittikçe öne çıkan bir isim haline geldi.

Shavonne Wong

Singapurlu genç fotoğraf sanatçısı Shavonne Wong, fotoğrafçılık disiplinini dijital dünyaya taşıma vizyonuyla yarattığı sanal modellerle moda fotoğrafçılığının fiziksel dünyasından uzaklaşarak üretim pratiğine yeni bir soluk getiriyor. Wong, mankenleri için sanal bir mankenlik ajansı açarak fotoğrafçılığın geleceğine yeni bir adım atıyor. Generation Virtual, sanal jenerasyon anlamına gelen GenV adını verdiği ajansında sanal mankenlerine sınırsız bir yaratıcılık ve esneklik imkanı sunduğunu, bu nedenle de geleceğin kendisi olduklarını ifade ediyor. Mankenleri için minimalist, fantastik tarzını yansıtan dünyalar yaratan Wong, eserleriyle kendi ufkunu genişletmeyi ve NFT dünyasını zenginleştirmeyi sürdürüyor.

Sophia Crespo

Tarih boyunca sanatçıların çok çeşitli ilham kaynakları olmuş. Bitkilerin yapısı, gökyüzünün renkleri, çiçeklerin detayları gibi unsurlar sanatçıları en çok etkileyen imgelerin başını çekmiş her zaman. Biyoloji ve teknolojinin birlikteliğinden ilham alan işleri ile öne çıkan sanatçı Sophia Crespo’nun, Arjantin'de edebiyat ve felsefe üzerine başlayan eğitim hayatı Amerika'da aldığı sanat yönetimi eğitimi ve Almanya'da aldığı bilgisayar bilimi eğitimleriyle zenginleşmiş. İlgi alanlarını keşfettikçe eğitim hayatının rotasını da buna göre belirleyen sanatçının bu süreçte en çok ilgisini çeken konu, canlıların hayatı algılamasını, bilgi edinmesini ve edindiği bilgileri yorumlamasını sağlayan sinirsel ağlar olmuş. Doğadaki canlıların bu ağlar sayesinde edindikleri öğrenme becerisi ve davranışları üzerine yoğunlaşmak sanatçıyı makine öğrenimi üzerine araştırmaya ve çalışmaya itmiş. Bu alandaki çalışmalarını derinleştirdikçe artan ilgisi de çok geçmeden sanatsal üretimler halini almaya başlamış. Bilgisayar bilimi üzerine aldığı eğitimiyle kodlama ile tanışan Crespo, dijital sanat üretimlerini kodlamadan faydalanan “generative art” alanında ortaya koyuyor. Sanatçı, farklı kişiler tarafından yazılmış olan kodları analiz ettiği ve onları kendi hayalindeki üretimi ortaya çıkaracak şekilde yeniden kurguladığı yaratım sürecini ise LEGO parçalarıyla oynamaya benzetiyor.

Mad Dog Jones

Siberpunk ve distopik illüstrasyonlarda yakaladığı sıcak tarzı ile öne çıkan Mad Dog Jones, müzikten başlayıp görsel sanatlarla devam eden yaratıcı yolculuğu ve kendini çoğaltan enerji projesi ile kısa sürede popüler oldu. Sanatçı, metropol temalarını eserlerinde görselleştirirken hayata olan tutuşunu getirdiği bir yorumla sıcak tonları neonla buluşturduğu oldukça insancıl diliyle öyle çıkıyor. Instagram'da yayınlamaya başladığı çalışmalarıyla kısa sürede popüler olarak tarzı, binlerce sanatsever tarafından hızlıca benimsendi.