Yeşil

Yeşil bir gelecek için sürdürülebilir ulaşım ve mobilite​

Gezegenimiz, şu anda geçmişteki herhangi bir dönemden daha hızlı ısınıyor. Tüm dünyayı ilgilendiren iklim değişikliği nedeniyle, tıpkı diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de sürdürülebilirlik gündemi büyük önem taşıyor. Bu gündemin dikkat çeken alt başlıklarından biri ise “sürdürülebilir ulaşım”. Çünkü ulaşımın küresel karbondioksit (CO2) emisyonlarının yaklaşık %24’ünü oluşturduğunu; ulaşım kirliliğinin %74’ünü ise karayolu kullanan fosil yakıtlara bağlı yük ve yolcu taşımacılığının gerçekleştirdiğini biliyoruz. Söz konusu sürdürülebilir ulaşım olduğunda bir de mobiliteden bahsetmek gerekiyor. Farklı enerji kanalları arayışı içine girilmesiyle ve scooter, motor ve bisiklet gibi ulaşım araçlarına mobil uygulamalar üzerinden kolaylıkla ulaşılabilmesi sebebiyle mobilitenin gelişimi de hızla artıyor. GOOINN’in 2022 yılında yayımladığı Türkiye İnovasyon ve Girişimcilik Raporu’na göre, 2020 yılında 616,1 milyar dolar olan mobilite hizmet gelirinin, 2024 yılında 1 trilyon 298 milyar dolara ulaşması bekleniyor.

Dolayısıyla sürdürülebilir ulaşım ve mobilite kavramları, birbirleriyle yakından ilişkili ve hem ülke ekonomisi hem de gezegenin geleceği açısından son derece önemli… Bu nedenle, bu kavramlara daha yakından bakmakta fayda var.

Sürdürülebilir ulaşım nedir?

Sürdürülebilir ulaşım, yerli yakıtların yanı sıra elektrikli ve alternatif yakıtlı araçlar da dahil olmak üzere düşük ve sıfır emisyonlu, enerji verimli, uygun fiyatlı ulaşım modlarını ifade ediyor. Ülkemizdeki sürdürülebilir ulaşımın faydalarını ise şu şekilde sıralamak mümkün:

  • Yakıt ve araçlarda maliyet tasarrufu,
  • Fosil yakıtların kullanılmasından kaynaklanan azaltılmış karbon emisyonları; yani daha az hava kirliliği,
  • Güvenilir, uygun fiyatlı ulaşım seçeneklerine erişilebilirlik,
  • Yabancı yakıt kaynaklarına daha az bağımlı hale gelerek gelişmiş enerji güvenliği ve bağımsızlığı.

Mobilite nedir?

Mobilite kavramı, muhtemelen bildiğiniz gibi bir hareket halini anlatıyor. Günümüz dünyasında artık hemen her kavramın temeli, mobiliteye dayanıyor.  Bu sayede özgürleşiyor, özgürleştikçe daha çok hareket ediyoruz. Sürdürülebilir ulaşım ve mobilite kavramlarının bağı çok güçlü. Çünkü gezegeni ve geleceğin ekonomik faaliyetlerini desteklemek için yeni mobilite çözümleri kritik bir önem taşıyor. Bu noktada kısaca temiz teknolojiden bahsetmekte fayda var. Yeşil enerji veya eko-teknoloji olarak da anılan temiz teknoloji, şimdilerde birçok farklı alanda hızla büyüyen bir kavram. Temiz teknolojiyi kısaca, şirketlerin yenilenebilir enerji kaynakları kullanarak, geri dönüşüm yöntemleri ile veya kullandıkları kaynakları sürdürülebilir olanlarla değiştirerek çevredeki olumsuz etkilerini azaltabilecekleri bir süreç olarak tanımlayabiliriz. İşte temiz teknoloji ile desteklenen mobilite çözümlerinin benimsenmesi sağlık ve çevre üzerinde daha az olumsuz etkisi olan; rahat, güvenli ve ekonomik ulaşım çözümlerini mümkün kılabilir. Bu da devamında aşağıdakileri gerçekleştirmeye yardımcı olabilir:

  • Ekonomik kalkınma: Sürdürülebilir ulaşımın kanıtlanmış ekonomik faydaları vardır. Araştırmalar, motorlu trafiğe kapatılan ve yalnızca yayalar, scooterlar, bisikletler için erişilebilir olan bölgelerde ticari faaliyetin ve buna bağlı karların önemli ölçüde arttığını gösteriyor.
  • Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsenmesi: Daha sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek için insanlar işe gidip gelirken yürümeyi, scooter veya bisiklet kullanmayı tercih edebilirler. Bu tür bir ulaşımı seçenler yolculukları sırasında daha az kaygı yaşarlar ve başkalarıyla iletişim kurmak için daha fazla zaman bulurlar.
  • Daha fazla arazinin korunması: Sürdürülebilir kentsel gelişim sürecinde önem taşıyan kompakt kent modelinde, kentin zararlı etkilerinin kısıtlı bir alanda tutulup olumsuz dışsal etkilerin azaltılması hedeflenir. Büyükşehirlerin aksine, mahallelerde ve şehirleri çevreleyen küçük yerleşim alanlarında muhtemelen daha az karayolu ve asfalt alan vardır. Sürdürülebilir ulaşım sayesinde arazi ve desteklediği doğal alanlar da korunmuş olur.
  • Trafik yoğunluğunun azalması: Kişiler özel araçlarını kullanmak yerine sürdürülebilir ulaşımı tercih ettiklerinde trafik sıkışıklığı doğal olarak azalır.
  • Daha az hava kirliliği: Kişisel otomobiller, birincil kirlilik kaynakları arasında yer alır. Buna karşılık, elektrikli scooter veya bisikletler daha fazla çevre dostudur.
  • Finansal tasarruf: Kişisel bir aracın bakım ve satın alma maliyeti, yakıt fiyatları vb. oldukça masraflıdır. Sürdürülebilir ulaşımı tercih etmek kişisel bir tasarruf sağlar. Bununla birlikte devletler için de özellikle yol inşa etme, otobüs satın alma ve ulaşım ağları için gerekli altyapıyı kurma maliyetlerini azaltır.

Sonuç olarak mobilite, kentleşme açısından büyük önem taşıyan konulardan biri. Kentleşmenin her geçen gün daha fazla artmasıyla, yaşam kalitesini artırmak için sürdürülebilir bir ulaşım planlama yaklaşımına ihtiyaç duyuyoruz. Buna da ancak ortak bir akılla çözüm getirebilir ve geleceğin mobilitesini tasarlayabiliriz…

Biz, yarın için çalışmaya çoktan başladık!

Faaliyetlerimizi finans sektörünün sürdürülebilirliğe olan katkısının farkında olarak belirli sürdürülebilirlik ilkeleri çerçevesinde yürütüyoruz. Bu kapsamda, faaliyetlerimize Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ve iyi uygulamaların rehberliğinde yön vererek ülkemizin sürdürülebilir büyümesine katkı sağlıyoruz.

Peki, 2021 mali dönemine ait çevresel, sosyal ve ekonomik konularını kapsayan “Dünya varmış, güzel bir gelecek gibisi yokmuş” başlıklı ilk Sürdürülebilirlik Raporunu yayımladığımızı biliyor muydunuz? Global Reporting Initiative (GRI) standartlarının temeline uygun olarak hazırlanan bu rapor, Odeabank’ın çevresel, yönetişim ve sosyal alanda göstermiş olduğu sürdürülebilirlik performansına, stratejik bakış açısına ve finansal sonuçlarına detaylı olarak yer vermekle birlikte, bankamızın gelecek vizyonuna ve hedeflerine de ışık tutuyor.

  • Önceliğimiz gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak olduğu için sürdürülebilirlik, karar verme süreçlerimizi belirleyen en önemli kriterlerden biri. Bu yüzden bankacılık faaliyetlerimizi yürütürken sürdürülebilirliği çalışmalarımıza entegre ediyoruz.
  • Odeabank olarak çevre üzerindeki doğrudan etkilerimizin yanı sıra, kredilendirdiğimiz faaliyetlerin çevresel ve sosyal etkilerini de göz önünde bulunduruyor; çevreye zarar veren kredilere onay vermiyoruz.
  •  “Enerji Yönetim Platformu” ile şubelerimizin enerji tüketimlerini izliyor, iyileştirme faaliyetleri gerçekleştiriyor ve büyük oranda enerji tasarrufu sağlıyoruz. 2016’dan bu yana, sağladığımız 2.597.517 kWh enerji tasarrufu ile 1.150 ton karbon emisyonunun önüne geçmiş bulunuyoruz.
  • Sürdürülebilir çalışmalarının içinde, her alanda eşitlik ilkesini önemsiyor; “eşit yarınlar” için bugünden hazırlık yapmayı başlıca sorumluluğumuz olarak görüyoruz.

Kısacası Odeabank olarak sürdürülebilir bir gelecek için 10 yıldır faaliyetlerimize hız kesmeden devam ediyoruz!

Odeabank sürdürülebilirlik yaklaşımımız hakkında daha fazlasını öğrenmek için tıklayın!